Cinayet Dosyalarının Polisiye Romanlara yansıması.

Fikriye Hanımın İnebolu’dan başlayıp, Çankaya’da son bulan yaşamı.
1924 Yılından başlayan gerçek bir hikâye, gizemini hala koruyan Fikrîye Hanımın yaşantısı ve ölümüne değinen Ali Bayram kitabında şöyle yazmaya başlamış.
“Yıl 1973, Ankara Hastanesinin üçüncü katında en dip odaya kendi kaderine terk edilmiş, ölüme itilmiş, kimsesiz bir annenin oğlunun kaleminden dökülenleri okuyacaksınız.”
“Yaşadığımız tüm acıların çığlıkları kendi içimizde kopar”

Kitabın ilk satırlarından sonra bizi tanıdık olan bazı bölümler karşılıyor. Ve Fikrîye Hanımın ağzından İnebolu’ya gelişi anlatılıyor.
Başörtüm ve mantom sırılsıklam olmuştu ama umurumda değildi. Aşktan ve ona yakın olacağımdan dolayı duyduğum heyecandan olsa gerek yağmurun tenimde bıraktığı o soğuk ürperti sanki ilkbaharda,  Karadeniz’in serin sularını getiren rüzgârın serinliğiydi… İnebolu’ya vardığımda, beni yeşilin ve mavinin her tonu karşılamıştı. Kuşlar başka bir şekilde ötüyor, ağaçların yaprakları Karadeniz’den esen rüzgârla adeta dans ediyor, aşkıma şahitlik ediyordu. İnebolu..! Vuslatımın mola yeriydi.

1924 Yılından günümüze hala sırrını koruyan Fikrîye Hanımın o masum çocuksu hikâyesi Ali Bayram tarafından kaleme alındı. Truva Yayınlarından çıkan Atakule Cinayeti isimli romanın Arka Kapak yazısı şöyle;
Bugüne kadar Atatürk ve Fikrîye hakkında çok şeyler söylendi, yazıldı…
Tarihin karanlık sayfalarında aydınlatılmayı bekleyen, bu ölümsüz aşkın bir cinayetle
bitmesi hâlâ büyük bir gizemdir.
Ali Bayram, titizlikle araştırdığı bu konuyu, edebi bir roman yazarak okurlarıyla paylaşıyor.